24 Aralık 2010 Cuma

''1 adet mesajınız var''

Kelimeler beynimde kol kola girmiş uzun bir halay halinde çoşma durumunda parmaklarım şu harflere basıp onlara anlam yüklemeye bile üşünme aşmasına gelmişken yok cidden yazmaya bile gerek yok o insanın bencilliğini..
Nasıl derdi ingilizceci bla bla bla bla ... :):)

7 Aralık 2010 Salı

Ben zer ..

Bir an vardır insanın beyni ile kalbi aynı yöne bakar,görülen gerçek ikisinide birbirine düşürüverir. Yıllar sonra gelen bir telefon yada bir sözcük gibi heycanlandırır insanı.O arabada yavaşça giderken camdan dışarıda gördüğüm gerçeğin beni bu kadar heycanlandırması gibi.
Olmak istenilen,hayal edilen,düşünülmesi bile gülümseten ne varsa tek bir bakışta görülürse heycanda
umutta,arzuda gelir otururmuş yüreğinin en sevdiğin yerine..
Bu kadar içten keşke dememiştim ,dedittirememişti ne zamandır hiç bir durum. İlk kez bir keşke kelimesinden sonra bu kadar huzur yanıbaşımda keşkeden hemen sonra kurduğum '' zaman hızlı geçse'' cümlesine aslında bu şükran tadındaki ruh halim.
Ne kadar olumsuzluk abidesi pozlarıda versem etrafıma , olumlu düşünceler ayaklarıma dolanmış durumda kaçamıyorum... O camdan görülen gerçek tam hatlarıyla olmasada yaşamımda ''en güzel zamanım'' diyeceğim durumların baş rolünde artık ...

14 Ekim 2010 Perşembe

Sayın'lar...

İnsan beyni istemediği şeylere zorlarmı bedeni , mesela yanlış olduğunu bile bile konuşturabilir mi ağzı ? İstemediği kelimeleri duyacağını bile bile o telefonu götürümü kulağına ve kalbin kırılacağını bile bile inanırmı karşı tarafın dediklerine ? İnanırmış arkadaş duyduklarına da,yaptıklarına da hatta abartıp severmiş bu ruh halini..Tanıyorum etrafımı yeni yeni lise bitimindeki halim gözümün önünde üniversiteye,yurttakilere alışma çabalarım ,insanlara olan yanlı yaklaşımım,kimseye güvenmiyeceğim diye kendime unutmamak için sürekli tekrar yapmalarım... Aştım sanmıştım bu durumları olduğum yerdeymişim, bunca zaman dört nala koştuğumu düşünsemde, bir arpa boyu kadar bir yol varmış insan hayatında ,ben o yolu tamamladığıma inansamda daha yeni girmişim o yola şimdi şimdi idrak eder oldum...Ama istemiyorum artık etrafımda olup bitenleri öğrenmek sıkılıyorum,susuyorum,gülüyorum ama geçemiyorum... Çakıldım kaldım olduğum yere girdiğim şokunda etkisiyle. Aslında kaç yıllık geçmişin oluşturduğu sarayın kapısından çıkarken insanlıktan nasibini almış dediklerimin soytarılığına olan inancımla arkamı döndüm kimsenin olmadığını gördüm ... Sarayda ,bahçeleride,güzel kokan o çiçeklerde benim gönlümdeymiş... Herşeyin farkına varınca önüme döndüm, bıraktıklarım kadar önümdekilerde güzelmiş ben bu güzellikleri şimdi gördüm... 2 yada 3 yıldır...İşte yıllarını karıştırdığım kadar zaman önce hayatıma giren insanlar 2 yada 3 saniyede seni dağatabilecek kadar kötü düşüncelerle doluymuş ... Dolu olan onların kötülüğüymü yoksa  benim gözlerimmi ? SesSsizlik oldu dimi....

6 Ekim 2010 Çarşamba

Huzuristan'dayım...

İçindeki ses ''doğrusu buydu'' diye bağırabiliyorsa...
Hayatın aslında sandığın kadar kötüye sürüklenmiyorsa...
Arkadaşların sohbetleri hala cazip gelebiliyorsa...
Başkaları ne der düşüncesi alıp başını senden kaçmışsa...
Bir basamak daha atladım diyebiliyorsan...
Yaşamın senden gizli tuttuğu  bölgelerine artık giriş iznin varsa..
Hayaller daha yaşanılır şeylere kurulabiliyorsa..
Geleceği düşünmek yüzündeki kasları hareketlendiriyor ve gülücük ortaya çıkıyorsa..
Sabah istediğin saatte uyanabiliyorsan..
Kahvaltı 10 dakikadan uzun sürüyorsa..
İnsanlık duyguları ve vasıflarından uzak insanlara el sallayıp arkanı dönebilmişsen..
Bir daha girmek istemediğin kapılara büyük büyük kilitler takabildiysen...
Para ve kariyer hırsıyla yaşayıp etraflarına hakaret yağdıran ve şu eşsiz '' mükemmelim'' kelimesini kullanan insanlar sende de acıma duygusu uyandırıyorsa...
O'nun içinde birşeyler yaptığına inanıyorsan...
Rahatsızlık veren herşeyi toplayıp kafanın bir köşesindeki o çöplükte bıraktıysan..
Hastaneden randevu alabilmek için 2 saattir uğraş verebilecek kadar tahammülün varsa...
Yarın daha güzel olucak biliyorum diyebiliyorsan...
Huzur artık yanıbaşında demektir. 

4 Ekim 2010 Pazartesi

''Koyverdim''

Günlerdir yazmayan ben,onca güne rağmen yazacak bir şey bulamayan yine ben...Anlatılmaya değer şeylermi yaşamıyorum yoksa yaşadığım güzelliklerin veya kötülüklerin farkınamı varamıyorum bilemedim...Süslü cümlelerim yok artık hayata dair,parlak fikirlerde üretemiyorum,sorunlarımın oluşturduğu denizin dalgalarında rahat rahat yüzüyorum...Alışıyorum büyük ihtimal yaşadığım olumsuzluklara,yaşamaya hazırlandığım günlerin heycanını hissedemiyorum artık yüreğimde,onların yerine sığlık var bugünlerde benliğimde...Ailem yanımda diyorum kendi kendime,sağlığın maşallahı hakeden seviyede,arkadaşlarım destekleyici güç kıvamında...Geniş bakıyorum herşey yolunda dara düşürecek durumlar uzak diyarlarda...Ama bir şeyler boğazımda,elleri kocaman nefes almamam için uğraş içinde,kurtulmak isteyince daha kuvvetli sarıyor,alışınca '' Koyverdim'' kelimesini alkışlar nitelikte rahat bırakıyor beni...Huzura giden bir yol varmışta benim o yola giriş iznim yokmuş gibi...
'' Geçer daha öncekiler gibi '' demiş Sezen Abla...Vardır bir bildiği,vardır bu işdede bir keramet...

2 Ekim 2010 Cumartesi

HaYaL&HyRyE ..

Herşeye kurabilir insan kendini. Tek bir söze, gülümsemeye, siteme, kötü bir bakışa, ''yanındaki kim'' dedittirecek bir fotoğrafa...Bazende kafasında kurup asla yaşayamayacağını düşündüğü bir hayale..Hayallerle yaşar her insan, diğer canlılarla aramızdaki en soyut olmaya yaraşan farktır zaten gelecek için yapılan hayaller.. Ne bekler insanlar hayatlarından.. Yada nelerin beklediğini kendisini benim kadar merak eder ... Kafasında oluşturduğu resimlere,ı şık ayarlaması, fon konsepti, renk uyarlaması, çerçeve seçimi, suratlarındaki ifadelere kadar kim ince ayrıntıya girer benim girdiğim kadar...
Kim korkmaz ki kötü günlerin yaşatacağı acılardan..Herkes kaçar kötü hayallerden.. Ama benim kadar kimse koşarcasına kaçamaz olumsuz düşünmekten...
Hayaller umuttur, ümittir, onurdur, güzel gün beklentisidir.Sözlükte hayale en güzel tanım böledir...Benim sözlüğümde ''hayal:'' diye başlarsa sayfa, anlamını çok geniş açıklar, bol örnek verir, diğer bütün kelimelerin anlamında ''bkz.hayal'' diye tanımlar...
Hayal ediyorum, umutla bekliyorum, ümidimi kaybetmiyorum, onurlu olacağına inanıyorum ve bir gün tam anlamıyla gerçekleşmesede, kıyısından da olsa onlara yaklaşıcağımı şu dakikada kaç kez attığını bile bilmediğim kalbimle hissediyorum...

4 Eylül 2010 Cumartesi

Dualar,Dilekler,Melekler Korusa Hepimizi...

Kalp ağrısına deva olsa anne duaları, hayal kırıklarının canımızı acıtmasına izin vermese tüm iyi dilekler, insan içinden geçenleri yaşayıp pişman olunca beyin çok sevsede kalbi unutursa ona bir anda herşeyi, boğazımız düğümlensede gözyaşlarımız cesaretlendirip bizi akmamak için dirense, sevgisiz kalmasa hiçbir kul, sarılsa hayatın sunduklarına onları itmek yerine, bayramların sayısı iki elimizin parmaklarını geçse, yalnızca sevgililer değil herkes diyebilse birbirnin yüzüne ''seni seviyorum''diye, önyargılarımız artık yakamızı bıraksa, dostlukların temellerini atmak için yılların geçmesini beklemesek, nasılsın sorusa cevap hep ''çok iyiyim'' olsa, haftanın günleri birbirini bu kadar hızlı kovalamasa, zamanın ilaç olabileceği yaralarımız hiç oluşmasa, insan izin verse kendine mutlu olmak için, ben yerine birazda olsa bizi düşünsek, zor durumlarda elimizi arkaya uzatınca hep başka birileri olsa o eli tutan, dünya başımıza yıkılmaktan artık sıkılsa, kızmasa insan kendinden başkasına, bir var olup bir yok olmasa masalın başında kimse,elveda denmeyen mutlu sonlar olsa, etrafına duvarlar örmese kimse, dinleme sabrını gösterebilse herkes birbirine, istekler azalsa, mazaretler çoğalmasa, huzurlar bozulmasa, her gün güneş başka bir güzel doğsa, para hırsı artık insanların benliklerini terketse, gösterişsiz doğal yşamlara özensek, bizler büyürken anneler ve babalar yaşlanmasa, ''tamam'' demeyi öğrensek, başarısız olmak içimizi bu kadar korkutmasa, çiçekler açsa da solamasa gönlümüzde...
Biz bunları dilesek, Allah kabul etse, içimizdeki şeytanla baş edebilse melekler...
Ve tüm insanlar dileyebilse başkaları için bunları...

2 Eylül 2010 Perşembe

Sıkı Sıkı Tutmak Lazım Bu Canı

Can sıkıntısı insan hallerinden en kötüsüdür. Pişman olucağın çok şey yaptıracağı gibi insana kendi sınırlarını bir kez daha çizidiren durumların içinede sokuverir. İçinde bulunulan tuhaf durumdan sıyrılmak için çaba sarfetirir. Televizyonda dizi,film,klip,magazin hatta reklamları bile ezberletecek kadar boşa zaman harcattırır. Of diye başlatır her cümleye püf diyede bitirir genelde saçma olan konuşmaları.
Anneyle geçirilen komik zamanların nedenidir. Odanı önce dağıtıp sonrada toplamaya çalışmaktır. Saçlarına yeni tasarımlar uygulamadaki başarıdır. Babayla yapılan futbol,siyaset sohbetlerinin temelinde yer alan durumdur. İnternette normalde ilgini çekmeyen sayfalara saatlerce zaman ayırmana neden olandır. Buzdolabının derinliklerini keşfetmektir. Hele hele benim gibi arkadaşların evde oturmayı tercih etmişse, dışarı cazip gelmiyorsa, kitap okurken gözlerin ve dikkatin başka tarafları ziyaret ediyorsa; Şahanedir can sıkıntısına alışmanın sonuda viranedir. Benden  kendimi uyarması...

1 Eylül 2010 Çarşamba

Eylül .

Eylül olmuş bugün ayın ismi.
Hayatımdaki tek değişim tarihler zaten ...
Benim şu hallerimde bir ara tarih olsa şahane olmazmıydı ?
Olurdu be şahane eğer şapşahene olarak pekiştirilebiliyorsa aynen ondan olurdu .

26 Ağustos 2010 Perşembe

Tedirginliğin Sesi ..

Zaman hızla geçerken oturup yavaş çekimle izlenmeli ayrıntıları yakalayabilmek için. Ayrıntılara takılıp bütünü mahfetmek yerine çöpe atılmalı tedirginlik ve olumsuz düşünceler. Bugün benim kendime yaptığımı başka hangi insanoğlu kendine yaşatır bilmiyorum. Sonuç: herşeyin gayet yolunda olması ve benim gereksiz, şaçma tedirginliğim...
Bu kadar küçük şeyleri büyütmemeyi başaracak kadar büyümeyi diliyorum bu gece ...

22 Ağustos 2010 Pazar

Salına Salına ..

Güneş yakmasaydı bugün, yağmurun yağmasına izin verseydi gökyüzü, rüzgar daha serin esseydi mesela.
Çok gülseydi bugün insanlar, yemekler daha güzel olsaydı, şirkette telefonlar arka arkaya çalmasydı, ben şarkı söyleseydim bağıra çağıra, akşam olduğunda arasaydı tüm sevdiğim isimler, rengarenk dondurma isteseydik oturduğumuz yerde, ben daha az sigara içseydim, haberlerde ölen kimse olmasaydı, metroda klima olabilirdi tabii, facebook bir günde benim işime yarayıp süpriz yapsaydı bana, sırıta sırıta kabul et butonuna basabileceğim isim ekleseydi beni, çok gülseydim mesela gözümden yaş gelirken kıvırcık gibi bağırabilseydim '' çok güldüm hiç ağlamam '' diye :) korkmasaydım bu saatte sokağa çıkmaya kulağımda Tarkan , önümde bol ışıklı bir yol yürüseydim salına salına... Olmazmıydı ?
Annem cevapladı ''olmazdı''.
Peki.

20 Ağustos 2010 Cuma

Azdan Seçmeli, Bol Şıklı ..

Hayatta neler vardır önemli olan bizler için ? Aile en başını çeker önem kavramı yetersiz kalır hatta bu sıralamada. Kendi vardır sonra insanın hep derim bencillik yaratılışımızda var olandır inkar etmek lüzumsuzdur. Aşk vardır . Duyguların en şahanesi,yedisinden yetmişine en gönülden hissedileni. Başarı vardır kardeşleri olan iş ve maddi imkanlar vardır. Arkadaşlar vardır. İş olmayınca,işler çığrından çıktığında ''işte şimdi toparlayamam'' dediğinde,paran olmayınca,aşkın olmayınca,ailene kızdığında,güldüğünde,ağladığında... Aralarına virgül koyabileceğim pek çok kelime eklenir ''Arkadaş'' diye başladığımda ..

Arkadaş demek kızlar demek. Kızlarla Bursa manzarasına nazır teras sefas yaptık bugün. Bursa güzeldi, ışıklar yanıp söndükçe Bursa göz kırpar gibi hareketleniyordu. Düğününde havai fişekleri arka arkaya 20 kez patlatarak zenginlik sıfatını kazanmaya çalışan çiftlerin mutluluklarının nasıl olabileceğini tahmin etmeye çabaladık. Gizem kararsızdı ''Kızım millet evlendi,yuva kurdu,hatta çocuk yaptı biz terasta oturmuş hayal ediyoruz'' diye şahane cümleler kurmadaki başarısını gözler önüne serdi. Cansu'm '' evlilik yaaaaaa, ne uzak bir kelime bana ıyyy '' diye kendisinden duyduğumuz da artık şaşırmadığımız o eşsiz Tansu Çiller haliyle yaptığı konuşmalarına yer verdi bol bol. Bense görülmeye ve gülünmeye değerdim. Mizah anlayışım maksimum seviyeye ulaşmış bir durumda ikisine de çeşitli iltifatlarda bulunup hemen arkasından ettiğim hakaretlerle durumu içinden çıkamadığım bir hale sokuvermiştim.
Geneli sessiz geçti ama bugünün. Hepimiz manzaraya bakıp konuştuk mesela sanki tee karşıdaki tepede söyleyeceklerimiz yazıyormuşta bizde yalnızca düşünmeden onları okuyormuşuz gibiydi. Dertleştik her zaman ki gelenek haline gelen ses tonumuzla. Şarkı dinlemek için uğraştık bir müddet onlarda tat vermiyor ki  eskisi gibi biz söyledik yine tüm şarkıcılara inat...

Üzgünmüyüz,yorgunmuyuz,mutsuzmuyuz,yalnızmıyz...
Hepsinin ayrı ayrı şıkkı olsaydı hangisiyiz sorusunun cevabı hangi şık olurdu.
Hepsi diye eklenmeli derdi Gizem o kızgınlıkla.
Hiçbiri diye şıkda koysana ben onu şeçicem derdi Cansu .
Cevap anahtarı son sayfalarda olur hep dimi diye eklerdim bende ...

15 Ağustos 2010 Pazar

Sesime Gel ..

Yazlıktaydık biz bugün yine cümbür cemaat. Kalabalık ailemin doruklara ulaştığı bir gün yaşadık.Dayımın sarholuğu ama buna rağmen hala masumluğuna alkolün işlemeyişi,anneme nerden estiğini bilmediğimiz tarhana yapma merakı,babamın ntv seyretme sevdasına tutulup anten konusundaki başarı serüveni, teyzemin tuhaf ev kıyafetleri eşliğinde temizlik yapma çabası, kuzenlerin denizde yapılmayacak şeylere ilk örnek gösterilen ne varsa ısrarla ve büyük uğraşla yapma girişimleri... Ve tabiki ben ; bol bol beyninin ve kalbinin farklı iki insanmış gibi düşünüp toplamda üç kişiymiş edasıyla kendinle sohbet eden, duygusal denemeyecek kadar az ağlayan ama herşeyi duyguya bağlayan .. Tuhaf durumdayım aslında , insan yaradılışında olan bencilliğe rağmen ilk ağızdan anlatamıyormuş kendini açık açık.. Herkes kendini bazen tanıyamaz ama benim kadar da yabancı kalamaz.Kendimle aynı dilden konuşamadığım zamanlara şahit oluyorum, anlık tepkilerime o an bitince ''ohaa bunu nasıl dedin ''diye kendime kabalaşıyorum. Ama şunları yazarken bile içimden bir ses ''kendine haksızlık etme'' diye teselli verebiliyorsa üç kişi yine toplanıp karar verdik konuyu kapatıyoruz demektir. :)

10 Ağustos 2010 Salı

Yok Arkadaş Yapmayacaksın Bunları

  • Her insanın duygusu olduğuna inanmak.
  • İnsanları anlamak için boşuna uğraş vermek.
  • Sen seviyorsun diye onunda seni sevdiğine inanmak.
  • Mutlu olmak için elle tutulur, gözle görülür şeylerin varlığını aramak.
  • Suratsız, tuhaf insanları güldürmek için uğraşmak.
  • Cüzdanda 2 TL ile dışarı adım atmak.
  • Gram İtalyanca bilmeden cümle kurmaya çalışmak.
  • ''Kendi işini kendin yap'' cümlesine ısınma çabalarına olumsuz anlam yüklemek.
  • İnsanların kalplerinden önce dış görünüşlerine aldanmak.
  • Şükretmeden önce isyan etmek.
  • Her kıyafetine uygun ayakkabı ve çantan olmasını hayal etmek.
  • Sigara içerken dudaklarını şişirmek.
  • Oda toplama işini ertesi güne ertelemek ve o günün asla gelmemesine izin vermek.
  • Alamayacağın ürünler için boşuna site üyeliklerini çoğaltmak.
  • Annene 3 gün önce bıraktığın ve hala yıkanacağını düşündüğün renklilerin bir gün sana döneceğine inanmak.
  • Bilgisayarı başlat vs.vs. uzun geldiğini düşünüp bir daha böyle kapamıycam diyerek her seferinde güç denemesi yaparcasına düğmeden bir kerede kapamak.
  • Gerçek aşk'ın varlığına inanmak var bide.
  • Turkcell'in yolladığı bu kampanya tam size göre gibi yalan mesajlarına '' hadi lenn'' diyerek elindeki telefonla iletişim kurmak.
  • Spor yapmak için sanatkarlar misali ilham perisine ''gellll'' diye çağrıda bulunmak.
  • Sabah aç karınla diş fırçalamak.
  • Duygusal olmaktan utanmak.
  • İnsanlara içinden kızmak.
  • Nabza göre şerbet vermek.
  • Sahte küpelerin kulağını yara yapmasına izin vermek.
  • '' Klimayı duvardan söküp sırtıma taksam nasıl olur '' diye düşünmek.
  • Yabancı müzik yayını yapan bir kanalda ''sıradaki parça benim olsun'' diye şuursz cümleler kurmak.
  • Tüm gün Allah demeden ayakkabı ayağını vurunca '' Alllaaaahımmm'' diye ağlamak.
  • Saçlarımın bir gün kendiliğinden düzleşecek olmasına inanmak.
  • Zengin züpplerine '' Yürrüüüü taş arabası '' diye avaz avaz bağırmanı söyleyen iç sesine '' aaa çok ayıp ama '' diye karşılık vermek.
  • 35 yaş üstü insanların seni anlamasına olan inancını kaybetmemek.
  • Bankamatiklerin seni duyduğuna inanıp onlara soru sormak.
  • 3 günlük dünya inancına sahip insanlara şaşırmak.
  • Herşeye anlam yüklemeye çalışıp hayatın içine etmek.
  • Toplu taşıma araçlarındaki tüm karşı cinslere sapık muamelesi yapmak.
  • Yorgun olduğunda uyumak yerine dün gece beim yaptığım gibi ''dünyada kaç çeşit kedi türü vardır'' diye aklına nerden geldiğine inanamadığın konuları düşünmek.
  • Garanti diye her seferinde İş Bankasına girmek.
  • Kargocuların yakalarında, tişörtlerinde, şapkalarında hatta pantlonlarında yazmasına rağmen her seferinde '' hangi kargoydu '' diye sormak.
  • İç çamaşırım görünürmü diye her eğildiğinde kötürümler gibi davranmak.
  • Zor bir durumda imdadına yetişen cep telefonunun mesaj yada rehberini ilk kez farkediyormuş gibi pür dikkat kesilip inceleme bahanesiyle olaydan sıvışmak.
  • Uykum geldiği halde mücadele örneği sergileyip uyumamak için şu an olduğu gibi direnmek.
  • Elim ağrıdığı için bu maddelere devam edememek.

6 Ağustos 2010 Cuma

Yaşasın Tembellik .. !

Denizde dalgalarla boğuşup üç kulaç atmama rağmen akşam '' bana bugün ben farketmedn kamyon çarptı kesin'' diye yorgunluk sinyallerimi çaktım herkese . Nedir bundaki amaç ; sofra kurmazsın kuran kaldıracağı için düz mantık kaldırmazsın da , bulaşık zaten yıkamazsın , sana kıyamayan anneciğin ve canın teyzeciğin sayesinde haftasonu keyfi yaparsın :)

5 Ağustos 2010 Perşembe

Onlar ..

Seviyorum ya ben dostlarımı onların beni ne kadar sevdiği önüme hiç çıkmayan en uzak düşüncem. Planlarıma dahil ediyorum, hayallerimede, baş kahramanın yanına koyuyorum hemen, konuşuyorum onlarla şaçma sapan da olsa doğru da olsa ...

Dans ediyoruz mesela bazen çingene oluyoruz, bazen hintli, bazen break dans yapma aşamasına geliyoruz. Yemek yiyoruz, sigara tüttürüyoruz, yürüyoruz yollarda kol kola, korsan cd'ye elbette hayır ama gençlik işte, aldanıp soluğu köşedeki dükkanda alıp saatlerce film seçiyoruz, birlikte kalalım diye düşünüp gece olunca kızlar hem acıktım hem uykum geldi diye kapris yapıyoruz... Kısaca beraber paylaşıyoruz hayatı. Paylaşmasak bütünüyle baş edemeyiz. Sevinçlerimizden veriyoruz üzgün olana, üzgünlüğünü alıyoruz  payına mutsuzluk düşenin . Parça pinçik ediyoruz ya biz bu hayatı o yüzden seviyoruz inkar etsekte yaşamayı. !

1 Ağustos 2010 Pazar

Acaba..

Düşüncelerini savunan insanlar kılıçtan keskin denilen o kaleme güvenmez karşısındakine bir bir anlatır içinden geçenleri diye şaçma bir fikri savunurdum. Can sıkıntısıdır yazmak derdim hep.
Değilmiş!!
Ortaokulda yazılan günlükler yaşıtlarına uyma çabasıymış. Şimdi ben büyüdüm ya koca kızım ya artık , sorunlarda büyürmüş onlarda kocaman  olurmuş. Böyle onlar kocaman kocaman olunca anlatmak , paylaşmak kesmez insanı benim gibi duygular,yaşananlar içinde kalınca,anlamayınca senı başka bakışlar,başlarmışsın adını bile doru yazmadığın bir sitede hızlı hızlı yazmaya.
..