26 Ağustos 2010 Perşembe

Tedirginliğin Sesi ..

Zaman hızla geçerken oturup yavaş çekimle izlenmeli ayrıntıları yakalayabilmek için. Ayrıntılara takılıp bütünü mahfetmek yerine çöpe atılmalı tedirginlik ve olumsuz düşünceler. Bugün benim kendime yaptığımı başka hangi insanoğlu kendine yaşatır bilmiyorum. Sonuç: herşeyin gayet yolunda olması ve benim gereksiz, şaçma tedirginliğim...
Bu kadar küçük şeyleri büyütmemeyi başaracak kadar büyümeyi diliyorum bu gece ...

22 Ağustos 2010 Pazar

Salına Salına ..

Güneş yakmasaydı bugün, yağmurun yağmasına izin verseydi gökyüzü, rüzgar daha serin esseydi mesela.
Çok gülseydi bugün insanlar, yemekler daha güzel olsaydı, şirkette telefonlar arka arkaya çalmasydı, ben şarkı söyleseydim bağıra çağıra, akşam olduğunda arasaydı tüm sevdiğim isimler, rengarenk dondurma isteseydik oturduğumuz yerde, ben daha az sigara içseydim, haberlerde ölen kimse olmasaydı, metroda klima olabilirdi tabii, facebook bir günde benim işime yarayıp süpriz yapsaydı bana, sırıta sırıta kabul et butonuna basabileceğim isim ekleseydi beni, çok gülseydim mesela gözümden yaş gelirken kıvırcık gibi bağırabilseydim '' çok güldüm hiç ağlamam '' diye :) korkmasaydım bu saatte sokağa çıkmaya kulağımda Tarkan , önümde bol ışıklı bir yol yürüseydim salına salına... Olmazmıydı ?
Annem cevapladı ''olmazdı''.
Peki.

20 Ağustos 2010 Cuma

Azdan Seçmeli, Bol Şıklı ..

Hayatta neler vardır önemli olan bizler için ? Aile en başını çeker önem kavramı yetersiz kalır hatta bu sıralamada. Kendi vardır sonra insanın hep derim bencillik yaratılışımızda var olandır inkar etmek lüzumsuzdur. Aşk vardır . Duyguların en şahanesi,yedisinden yetmişine en gönülden hissedileni. Başarı vardır kardeşleri olan iş ve maddi imkanlar vardır. Arkadaşlar vardır. İş olmayınca,işler çığrından çıktığında ''işte şimdi toparlayamam'' dediğinde,paran olmayınca,aşkın olmayınca,ailene kızdığında,güldüğünde,ağladığında... Aralarına virgül koyabileceğim pek çok kelime eklenir ''Arkadaş'' diye başladığımda ..

Arkadaş demek kızlar demek. Kızlarla Bursa manzarasına nazır teras sefas yaptık bugün. Bursa güzeldi, ışıklar yanıp söndükçe Bursa göz kırpar gibi hareketleniyordu. Düğününde havai fişekleri arka arkaya 20 kez patlatarak zenginlik sıfatını kazanmaya çalışan çiftlerin mutluluklarının nasıl olabileceğini tahmin etmeye çabaladık. Gizem kararsızdı ''Kızım millet evlendi,yuva kurdu,hatta çocuk yaptı biz terasta oturmuş hayal ediyoruz'' diye şahane cümleler kurmadaki başarısını gözler önüne serdi. Cansu'm '' evlilik yaaaaaa, ne uzak bir kelime bana ıyyy '' diye kendisinden duyduğumuz da artık şaşırmadığımız o eşsiz Tansu Çiller haliyle yaptığı konuşmalarına yer verdi bol bol. Bense görülmeye ve gülünmeye değerdim. Mizah anlayışım maksimum seviyeye ulaşmış bir durumda ikisine de çeşitli iltifatlarda bulunup hemen arkasından ettiğim hakaretlerle durumu içinden çıkamadığım bir hale sokuvermiştim.
Geneli sessiz geçti ama bugünün. Hepimiz manzaraya bakıp konuştuk mesela sanki tee karşıdaki tepede söyleyeceklerimiz yazıyormuşta bizde yalnızca düşünmeden onları okuyormuşuz gibiydi. Dertleştik her zaman ki gelenek haline gelen ses tonumuzla. Şarkı dinlemek için uğraştık bir müddet onlarda tat vermiyor ki  eskisi gibi biz söyledik yine tüm şarkıcılara inat...

Üzgünmüyüz,yorgunmuyuz,mutsuzmuyuz,yalnızmıyz...
Hepsinin ayrı ayrı şıkkı olsaydı hangisiyiz sorusunun cevabı hangi şık olurdu.
Hepsi diye eklenmeli derdi Gizem o kızgınlıkla.
Hiçbiri diye şıkda koysana ben onu şeçicem derdi Cansu .
Cevap anahtarı son sayfalarda olur hep dimi diye eklerdim bende ...

15 Ağustos 2010 Pazar

Sesime Gel ..

Yazlıktaydık biz bugün yine cümbür cemaat. Kalabalık ailemin doruklara ulaştığı bir gün yaşadık.Dayımın sarholuğu ama buna rağmen hala masumluğuna alkolün işlemeyişi,anneme nerden estiğini bilmediğimiz tarhana yapma merakı,babamın ntv seyretme sevdasına tutulup anten konusundaki başarı serüveni, teyzemin tuhaf ev kıyafetleri eşliğinde temizlik yapma çabası, kuzenlerin denizde yapılmayacak şeylere ilk örnek gösterilen ne varsa ısrarla ve büyük uğraşla yapma girişimleri... Ve tabiki ben ; bol bol beyninin ve kalbinin farklı iki insanmış gibi düşünüp toplamda üç kişiymiş edasıyla kendinle sohbet eden, duygusal denemeyecek kadar az ağlayan ama herşeyi duyguya bağlayan .. Tuhaf durumdayım aslında , insan yaradılışında olan bencilliğe rağmen ilk ağızdan anlatamıyormuş kendini açık açık.. Herkes kendini bazen tanıyamaz ama benim kadar da yabancı kalamaz.Kendimle aynı dilden konuşamadığım zamanlara şahit oluyorum, anlık tepkilerime o an bitince ''ohaa bunu nasıl dedin ''diye kendime kabalaşıyorum. Ama şunları yazarken bile içimden bir ses ''kendine haksızlık etme'' diye teselli verebiliyorsa üç kişi yine toplanıp karar verdik konuyu kapatıyoruz demektir. :)

10 Ağustos 2010 Salı

Yok Arkadaş Yapmayacaksın Bunları

  • Her insanın duygusu olduğuna inanmak.
  • İnsanları anlamak için boşuna uğraş vermek.
  • Sen seviyorsun diye onunda seni sevdiğine inanmak.
  • Mutlu olmak için elle tutulur, gözle görülür şeylerin varlığını aramak.
  • Suratsız, tuhaf insanları güldürmek için uğraşmak.
  • Cüzdanda 2 TL ile dışarı adım atmak.
  • Gram İtalyanca bilmeden cümle kurmaya çalışmak.
  • ''Kendi işini kendin yap'' cümlesine ısınma çabalarına olumsuz anlam yüklemek.
  • İnsanların kalplerinden önce dış görünüşlerine aldanmak.
  • Şükretmeden önce isyan etmek.
  • Her kıyafetine uygun ayakkabı ve çantan olmasını hayal etmek.
  • Sigara içerken dudaklarını şişirmek.
  • Oda toplama işini ertesi güne ertelemek ve o günün asla gelmemesine izin vermek.
  • Alamayacağın ürünler için boşuna site üyeliklerini çoğaltmak.
  • Annene 3 gün önce bıraktığın ve hala yıkanacağını düşündüğün renklilerin bir gün sana döneceğine inanmak.
  • Bilgisayarı başlat vs.vs. uzun geldiğini düşünüp bir daha böyle kapamıycam diyerek her seferinde güç denemesi yaparcasına düğmeden bir kerede kapamak.
  • Gerçek aşk'ın varlığına inanmak var bide.
  • Turkcell'in yolladığı bu kampanya tam size göre gibi yalan mesajlarına '' hadi lenn'' diyerek elindeki telefonla iletişim kurmak.
  • Spor yapmak için sanatkarlar misali ilham perisine ''gellll'' diye çağrıda bulunmak.
  • Sabah aç karınla diş fırçalamak.
  • Duygusal olmaktan utanmak.
  • İnsanlara içinden kızmak.
  • Nabza göre şerbet vermek.
  • Sahte küpelerin kulağını yara yapmasına izin vermek.
  • '' Klimayı duvardan söküp sırtıma taksam nasıl olur '' diye düşünmek.
  • Yabancı müzik yayını yapan bir kanalda ''sıradaki parça benim olsun'' diye şuursz cümleler kurmak.
  • Tüm gün Allah demeden ayakkabı ayağını vurunca '' Alllaaaahımmm'' diye ağlamak.
  • Saçlarımın bir gün kendiliğinden düzleşecek olmasına inanmak.
  • Zengin züpplerine '' Yürrüüüü taş arabası '' diye avaz avaz bağırmanı söyleyen iç sesine '' aaa çok ayıp ama '' diye karşılık vermek.
  • 35 yaş üstü insanların seni anlamasına olan inancını kaybetmemek.
  • Bankamatiklerin seni duyduğuna inanıp onlara soru sormak.
  • 3 günlük dünya inancına sahip insanlara şaşırmak.
  • Herşeye anlam yüklemeye çalışıp hayatın içine etmek.
  • Toplu taşıma araçlarındaki tüm karşı cinslere sapık muamelesi yapmak.
  • Yorgun olduğunda uyumak yerine dün gece beim yaptığım gibi ''dünyada kaç çeşit kedi türü vardır'' diye aklına nerden geldiğine inanamadığın konuları düşünmek.
  • Garanti diye her seferinde İş Bankasına girmek.
  • Kargocuların yakalarında, tişörtlerinde, şapkalarında hatta pantlonlarında yazmasına rağmen her seferinde '' hangi kargoydu '' diye sormak.
  • İç çamaşırım görünürmü diye her eğildiğinde kötürümler gibi davranmak.
  • Zor bir durumda imdadına yetişen cep telefonunun mesaj yada rehberini ilk kez farkediyormuş gibi pür dikkat kesilip inceleme bahanesiyle olaydan sıvışmak.
  • Uykum geldiği halde mücadele örneği sergileyip uyumamak için şu an olduğu gibi direnmek.
  • Elim ağrıdığı için bu maddelere devam edememek.

6 Ağustos 2010 Cuma

Yaşasın Tembellik .. !

Denizde dalgalarla boğuşup üç kulaç atmama rağmen akşam '' bana bugün ben farketmedn kamyon çarptı kesin'' diye yorgunluk sinyallerimi çaktım herkese . Nedir bundaki amaç ; sofra kurmazsın kuran kaldıracağı için düz mantık kaldırmazsın da , bulaşık zaten yıkamazsın , sana kıyamayan anneciğin ve canın teyzeciğin sayesinde haftasonu keyfi yaparsın :)

5 Ağustos 2010 Perşembe

Onlar ..

Seviyorum ya ben dostlarımı onların beni ne kadar sevdiği önüme hiç çıkmayan en uzak düşüncem. Planlarıma dahil ediyorum, hayallerimede, baş kahramanın yanına koyuyorum hemen, konuşuyorum onlarla şaçma sapan da olsa doğru da olsa ...

Dans ediyoruz mesela bazen çingene oluyoruz, bazen hintli, bazen break dans yapma aşamasına geliyoruz. Yemek yiyoruz, sigara tüttürüyoruz, yürüyoruz yollarda kol kola, korsan cd'ye elbette hayır ama gençlik işte, aldanıp soluğu köşedeki dükkanda alıp saatlerce film seçiyoruz, birlikte kalalım diye düşünüp gece olunca kızlar hem acıktım hem uykum geldi diye kapris yapıyoruz... Kısaca beraber paylaşıyoruz hayatı. Paylaşmasak bütünüyle baş edemeyiz. Sevinçlerimizden veriyoruz üzgün olana, üzgünlüğünü alıyoruz  payına mutsuzluk düşenin . Parça pinçik ediyoruz ya biz bu hayatı o yüzden seviyoruz inkar etsekte yaşamayı. !

1 Ağustos 2010 Pazar

Acaba..

Düşüncelerini savunan insanlar kılıçtan keskin denilen o kaleme güvenmez karşısındakine bir bir anlatır içinden geçenleri diye şaçma bir fikri savunurdum. Can sıkıntısıdır yazmak derdim hep.
Değilmiş!!
Ortaokulda yazılan günlükler yaşıtlarına uyma çabasıymış. Şimdi ben büyüdüm ya koca kızım ya artık , sorunlarda büyürmüş onlarda kocaman  olurmuş. Böyle onlar kocaman kocaman olunca anlatmak , paylaşmak kesmez insanı benim gibi duygular,yaşananlar içinde kalınca,anlamayınca senı başka bakışlar,başlarmışsın adını bile doru yazmadığın bir sitede hızlı hızlı yazmaya.
..